28 Ara 2010

BİR UTANÇ GECESİ: YILBAŞI ÇILGINLIĞI


2010 Miladi yılının bitip 2011 yılının başlamasına az bir zaman kaldı. Ömrümüzden bir yılı daha geride bırakacağız. İşletmeler, özel ve resmi kurumlar, ticaret ile meşgul olanlar bilânçolarını çıkarıp kar ve zarar hesaplarını kontrol edecekler. Bu faaliyetlerin yapılması zaruridir. Bununla beraber genel olarak insanımızın sosyal yönüne baktığımız zaman birtakım yanlışların yapıldığına şahit oluyoruz.     
        Bir senenin sona erip müteakip yılın başlaması Ocak ayından Şubat’a geçiş kadar tabii, sessiz ve sakin olması gerekir. Bu densiz velvele, bu şaşkın telaş, bu manasız ve mantıksız eğlence, bu mübalağalı hazırlık, bu köksüz tatbikat bize yılbaşı karnavalının arkasında bir pislik olduğunu düşündürmelidir artık. En küçük bir  taassuba, peşin hükme ve manasız reaksiyonlara tenezzül etmeden ifade edebiliriz ki :  Yılbaşı gayri milli, gayri İslami, hatta bizde büründüğü kepazelik tabloları delaletiyle gayri insani bir hadisedir. İster batıdan, ister doğudan olsun, aldığımız yahut taklit ettiğimiz bir şeyi dejenere etmekteki maharetimizle yılbaşını da manasız ve mantıksız bir hale sokmuş bulunuyoruz.
        Yılbaşı, karanlık kilise ve havraların fanatik ve fundamentalist papaz ve hahamlarının, bir yıl daha ayakta durabilmek için, ölesiye sarıldıkları bir propaganda fırsatı oluşturmaktadır. Yılbaşı, Siyonistlerin protokolleri içinde; ülkeleri zayıflatmak, çökertmek, güçsüzleştirmek yönünde teşvik ettikleri kumar, içki, zina, israf, eğlence, can ve mal kaybı, boş işlerle uğraştırma, iş veriminin düşürülmesi, kültür emperyalizmi ve inanç erozyonu açısından da mutlaka terk edilmelidir. Yabancılara karşı şuursuz bir sevgi, taklit ve benzeme kompleksindeki fertlerin ve cemiyetlerin “inanç erozyonu”na uğradıkları ve uğrayacakları, dinimizde veciz bir şekilde izah edilmiştir. Rasülüllah Efendimiz’in Müslümanlara ışık tutan mübarek sözlerinde bu benzeşme, tüyler ürperten bir kesinlikle dile getirilmiştir: “Men teşebbehe bi kavmin fehüve minhüm” Yani, “Bir kavim, kendini başka bir kavme benzetirse, o onlardandır” diye ifade buyurulmuştur. Kendi milli, dini, ahlaki, ictimai değerlerini çiğneyerek, başka bir inancın “çarpık gelenekleri”ni taklit etmek, batıl ve temelsiz bir inancın bunalımlı insanlarına benzemeğe çalışmak… Ne korkunç bir ictimai bir hastalık. Taklit etmeye çalıştığımız Avrupalının bu konudaki tavrına bir göz atalım isterse..İngiltere’de Yılbaşında Noel Baba Yok!
       Memleketimizde çılgınca kutlanan (!) Hıristiyanların dini bayramı Noel’de “Noel Baba” temasının kullanılması, İngiltere’nin Birmingham şehrinde Konsey tarafından, diğer dinlere mensup insanları rahatsız ettiği gerekçesiyle yasaklandı. Müslüman Türk çocuklarının beynini yıkayan hurafe Noel Baba artık İngiliz caddelerinde dolaşmayacak. Şehrin önemli cadde ve merkezlerinde dükkânların, yılbaşı maksadıyla ışıklandırılmasını da yasaklayan konsey, Merry Christmas (Yılbaşı kutlu olsun) mesajlarının da rahatsız edici şekilde kullanılmasını yasakladı. İngiltere’nin büyük şehirlerinde bu tatbikata gidildiğini belirten konsey üyeleri, şehirdeki diğer dinlere mensup insanların, yılbaşı kutlamaları sırasında rencide edilmesinin önüne geçmek ve Hıristiyanlık geleneklerinin zorla kabul ettirilmesini önleyerek din hürriyetinin kısıtlanmasına seyirci kalmamak için bu kararın alındığını söylediler. Hazret-i İsa (a.s.)’ın doğuşunu temsilen düzenlenen gösterilerin de, halka açık yerlerde yapılmasını yasaklayan “konsey”, yılbaşı kutlamaları sırasında kilise çanlarının da sırf bu maksatla çalınmasını yasakladı. Ayrıca konsey, din mozaiğinin oldukça girift olduğu Birmingham şehrinde, Hıristiyanların, dini bayramlarını kendi evlerinde kutlamaları ve taşkınlık yapmamalarını istedi.
       Bir mümine yakışan, ömründen geçen günler ve yıllar ile ölüme ve kıyamete yaklaştığını dikkate almak, yılbaşı kutlamaları bahanesiyle haramlara dalmak değil, Peygamber Efendimizin “Hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekiniz” buyurduğu gibi her fırsatta kendi muhasebesini yapmaktır. Mensubu olmakla şeref duyduğumuz İslam dini, insanlığa yön vermek, hak yolu göstermek ve hayata tatbik edilmek üzere gönderilmiş ilahi bir sistemdir. Hedefi, insanları dünyada ve ahirette saadet ve mutluluğa götürmek olan İslam’ın hiçbir sisteminde, iktisadi, ictimai, hukuki, ilmi, fikri, ruhi ve kültürel hiçbir görüşünde noel ve miladi yılbaşı kutlamanın yeri yoktur.
Mağlup milletler galiplerin adetlerini taklit ederler. Bir milletin temeli ve kökleri, o ülke insanının milli-manevi değerleri, örf ve adetleri, velhasıl irfan ve ahlakıdır. Diğer bir tabirle “milli kültürü”dür. Maalesef Tanzimat’tan bu yana, özellikle son yıllarda bazı basın ve medya yoluyla milli kültürümüz bilerek ya da bilmeyerek amansızca imha yarışına girilmiştir. Müslüman-Türk insanının aile yapısı dejenere edilmekte, kendi milli ve dini örf ve adetlerimizin yerine Batı’nın çürümüş-kokuşmuş, zararlı örf ve adetleri ikame edilmeye çalışılmaktadır. Milli-manevi değerlerimiz korkunç bir tahribat bombardımanı ile karşı karşıyadır. Bunlardan biri, hatta en önemlisi de yılbaşı kutlamalarıdır.
      İbni Haldun’un Mukaddime’sinde ortaya koyduğu,”Mağlup milletlet, galip ve fatih milletlerin örflerini, adetlerini ve an’anelerini taklit ederler” teşhisi doğrudur. Aydınımızın hiç de azımsanmayacak bir bölümü, Hıristiyan Batı kültür potasında eriyerek, Batı medeniyetinin temsilcisi, hatta müdafii haline gelmiştir.Bu temsilcilik gayretini teknikte, ilimde, birtakım keşif ve buluşlarda değil, sadece örf, adet, eğlence v.b. konularda göstermektedirler. Yabancıların ilim ve tekniğini bırakıp, örf ve adetlerini, yaşayışını, kültürünü, giyim şekillerini almak medeniyet olamaz. Bu olsa olsa, kendi öz benliğini inkar etmek ve basitleşmek olur.
     Bakınız, 1990 yılında Londra’da BBC yayınları arasında çıkan “Misyonerler” adlı kitabın Müslümanlar ile alakalı kısmında aynen şunlar yazılı: “Müslümanları Hıristiyanlaştırmak imkansızdır. Onları Hıristiyanlaştırabilmek için önce onları dinden uzaklaştırmak gerek. Bu hususta her türlü faaliyeti yaparken adına “çağdaşlaşma” deyiniz.”
     Osmanlılar zamanında “muasırlaşma” diyen misyonerler, günümüzde de “çağdaşlaşma” maskesini kullanmaktadırlar. Ne yazık ki birçok insanımız, hala bu “çağdaşlaşma” tuzağına kapılarak kendi dinini, kendi örf ve adetini bırakıp, bu oyuna gelmektedir. Memleketimizde kutlanan (!) yılbaşı rezaletlerinin altında da hiç şüphesiz bu maksadın yattığını hatırdan çıkarmamak lazımdır.
Evet, bugün Noel ve Noel Baba rezaletleri, yılbaşı çılgınlıkları adeta teşvik edilmektedir. Bu korkunç çöküntüyü, ancak kendi öz benliğimize, yani kendi ahlaki değerlerimize, örf ve adetlerimize sahip çıkmakla durdurabileceğimiz ise gayet açıktır.
İnsanımızın birçoğu geçim sıkıntısı çekerken ve ülkemizin bir yığın iktisadi-ictimai meseleleri dağ gibi ortada iken, yapılan yılbaşı israfı ile yalnız manevi yönden değil, maddi bakımdan da çok şey kaybettiğimiz aşikardır. Çam ağaçlarına ve hindi sürülerine savaş açmak, içki şişelerini boşaltmak, kumar masalarında küflenmek, birçok genç dimağların böyle bir gecede alkolle tanışması, trafik kazaları ile kaybedilen canlar ve milli servetler hep bu gecenin kayıplarından değil midir? Kaldı ki Hz. İsa’nın doğumu vesile edilerek kutlanan Noel’in ve yılbaşı kutlamaları(!)nın gerçek Hıristiyanlıkla da bir alakası yoktur. İsa aleyhisselam’ın doğum tarihi ne yılbaşı, ne de yıl sonu olarak Hıristiyanların zannettiği gibi değildir. Hz. İsa Milat’tan çok önce yaşamıştır. Zaten Hıristiyanlar dahi bu konuda hemfikir değildir. Bu uygulamalar Batı’ya ve Hıristiyanlığa Putperestlikten geçmiştir. Şöyle ki: Hazreti İsa’nın doğum günü kesin olarak bilinmediği için ilk Hıristiyanların Hazreti İsa’nın doğumu için kutladıkları özel bir gün yoktu. Doğu Roma İmparatoru Konstantin putperestken miladın 313. senesinde Hıristiyanlığı kabul etti. Putperestlikten birçok şeyi ve “teslis” (üçlü ilah) inancını da Hıristiyanlığa soktu. Teslis inancına karşı gelen Aryus’u öldürttü. M.S. 325’te İznik’te toplanan din konseyinde, güneşe tapan putperestlerin adetlerinin kabulü ile Güneş tanrısının doğum günü varsayılan  25 Aralık yılbaşı kabul edildi. Hıristiyanlar da Hazreti İsa’nın 25 Aralık’ta doğduğunu kabul ettiler. Neticede Noel ve yılbaşı kutlamaları(!) M.S. 354’te Roma’da başlamış oldu. “Noel Baba” diye bilinen Aziz Nikola da M.350 yıllarında Anadolu’da Myra (bugünkü Demre-Antalya) da  yaşamış, çocuklara özel armağanlar getirdiğine inanılan efsanevi bir kişiliğe bürünmüştür. “Noel Baba” haline sokulması önce Almanya’da görüldü. Daha sonra da Amerika’ya yerleşen Hollanda’lı  Protestanların gayretleriyle ABD ve İngiltere’de kutlanan çocuk bayramlarında yer verilmeye başlandı. Noel yortusunun da koruyucusu olarak kabul edildi. Hıristiyanlığın sembolü haline geldi. Türkiye’de özellikle son yıllarda Noel Baba’ya karşı bir sempati olduğunu, maketlerinin satıldığını müşahede ediyoruz. Üzülerek belirtelim ki, sırtlarındaki çuvalları tıka basa kültür emperyalizminin türlü göz alıcı, alacalı bulacalı hediye ve oyuncakları ile pusuda bekleyen Noel Babalar Jingle Bell şarkısını söyleyerek, Mehmetçiğin süngüsünün ucunda sürüldükleri yurdumuza evlerimizin bacalarından değil kapılarından ellerini-kollarını sallayarak girme fırsatını ve hakkını bulmaktadırlar.
Kısaca Noel ve yılbaşı kutlamalarının ne dini ve ne de milli benliğimizle hiçbir alakası yoktur. Bizim dini bayramlarımız vardır. Bizim dinimiz mükemmel ve mükemmildir.
Noel ve benzeri gayri Müslim adetlerinde içki, fuhuş, israf, cinayet ve her türlü olumsuz haller vardır. Bizim bayramlarımızda insanlık, güzel ahlak, büyüklerin ellerinin öpülmesi, hastaların ziyaret edilmesi, küslerin barışması vardır.
Noel ve yılbaşı kutlamalarında maalesef alkolün de etkisiyle yüzlerce insanın trafik kazaları v.b. sebeplerle ölmesi ya da yaralanması, hayatların kararması vardır. Ailelerin perişan olması, neslin karışması vardır. Halbu ki bizim bayramlarımızda gönüllerin ihyası, kalplerin hoşnut edilmesi vardır.
Merhum Arif Nihat Asya dediği gibi: “Biz, muharremlerle, martlarla başlayan yıllar da biliriz. ki, hiçbiri böyle şımarıklıkla, böyle ayyaşlıkla, böyle kumarbazlıkla açılmazdı. Hepsi efendi yıllardı.”
Evet, bir müslümanın, gayri Müslimlerin adetini, yılbaşı maskesi-yutturmacası altında kutlaması, Allah korusun, itikadi yönden de onu tehlikeli uçurumlara iter. Zira yılbaşı ne niyetle kutlanırsa kutlansın, bu adetin Hıristiyan din kültürü sınırları içinde yer aldığı açıktır.
Onun içindir ki, kendi milli, dini, ahlaki, ictimai değerlerini çiğneyerek, bir başka inancın “çarpık gelenekleri”ni taklid etmekten, batıl ve temelsiz bir inancın bunalımlı insanlarına benzemeğe çalışmaktan kaçınalım. Yılbaşının dünyevi birçok işimizde bir takvim yılı başlangıcından öteye bir şey olmadığını bilelim.
Mevla Ümmet-i Muhammed’i ve evladını muhafaza buyursun. Resül-i Zişan Efendimiz hürmetine, sevgililerinin yüzü suyu hürmetine...

26 Ara 2010

Daha çok Retweet edilmek için 10 püf nokta

Viral Pazarlama bilim adamlarının yaptığı araştırmaya göre aşağıdaki 10 püf nokta, RT sayınızı arttıracak:

1. Link kullanın.
Retweet edilen twitler link içerir. – RT edilen twitler, normal twitlere göre 56.69% daha fazla link içeriyor.
2. URL’leri kısaltın.
Tinyurl.com ismini ne pahasına olursa olsun kullanmayın. Bunun yerine bit.ly veya ow.ly kullanın. Bu hizmeti kullanlar diğerlerine göre çok daha fazla retwitleniyor. Garip ama gerçek.
3. Resim ve başka medyalar da ekleyin.
Kim daha yeni doğmuş bebeğinizin resmine bakmaya direnebilir. Ve resmin o kadar da şirin olmasına gerek yok aslında yeter ki resim olsun ve twit bu resme link versin.
4. Anahtar Kelimeler Kullanın.
Bazı kelimeler diğerlerine göre daha çok twitleniyor. Mesela, sen, twitter, lütfen RT, nasıl, bedava, sosyal, en iyi gibi kelimeler dikkat çekip daha çok retweet’lenmeye neden oluyor.
5. Sıkıcı faaliyetlerinizi twitlemeyin.
Dürüst olmak gerekirse sıkıcı aktiveteler en az RTlenen aktivitelerdir, uyuyorum, duş alıyorum gibi benzer twitler takip edenler için çok da bir anlam ifade etmiyor.
6. Noktalı virgülden kaçının.
Çoğu RT, noktalama işaretleri içeriyor. Bunar arasında en az RT edilenler,  noktalı virgül içerenler. Garip ama gerçek.
7. Daha uzun kelimeler kullanın.
Kısaltmalardan kaçının. Bunun yerine daha az ve öz twitler yazın ama anlamı bütün olsun.
8. Orijinal(Özgün) metin üretin.
Yeni metinler her zaman hali hazırda zaten twitlenen metinlere göre çok daha ilgi çekmez mi. Biliyoruz aklın oylu birdir ama biz yine de hatırlatalım dedik.
9. Zamanlama çok önemli.
Deneyler gösteriyor ki bazı gün ve saatlerde daha çok RT aktivitesi oluyor. Bunlar perşembe ve cuma günleri 3-5pm arası.
10. RT edilebilmesi için boş alan bırakın.
Kendinize RT için en fazla şansı tanımak için twitlerinizin içinde retweet edecek olan kişinin kullabileceği boş alan bırakın. Genelde 120 karakterle sinirlamak tavsiye ediliyor.

Etkili Tweeterların 7 Alışkanlığı

KALİTE
Etkili tweeterlar güçlerinin farkındadır ve büyük gücün de büyük sorumlulukları beraberinde gerektirdiğini bilirler. Onlar için kalite her şeyden önce gelir. Kaliteli tweet atmak için uğraşırlar ve attıkları ya da paylaştıkları mesajları ince eleyip sık dokurlar.
İLİŞKİLER
Halkla ilişkiler ve iyi insan ilişkileri etkili bir tweeter’ın olmazsa olmaz yetenekleri arasındadır. Twitterın bağlantı kurmak ve ilişkileri geliştirmek için çok faydalı bir araç olduğunu bilirler ve takipçileriyle değerli bağlar kurmaya çalışırlar. Onlar için takipçilerinin sayısı değil onlarla kurdukları birebir ilişki her zaman daha önemlidir.
ÖNCE İNSAN
Etkili tweeterlar her twitter hesabının arkasında bir insan olduğunu hatırlayarak hareket ederler. Teknoloji onlar için bir amaç değil araçtır. Karşındakinin hassasiyetlerini gözlerler. Kendilerinden çok diğerlerinden bahsederler. İyi bir konuşmacı olduğu kadar dinlemesini de çok iyi bilirler.
TUTARLILIK
O kadar takipçiyle diyalog kurmak da bir beceridir. Çok zaman alabilir. Hem işleriyle uğraşırken hem de twitterda tutarlı olarak zaman harcarlar. Önceliklerini iyi belirlerler ve zamanlarını verimli kullanırlar. İlişki geliştirmenin günlük değil ancak tutarlı bir çalışmayla aylar alabileceği gerçeğini iyi bilirler.
EĞLENCE
Aynı tweetleri sürekli olarak görmek can sıkıcı olabilir. Dolayısıyla etkili tweeterlar değişik konulardan konuşabilirler ve o konularla ilgili ilgi çekici mesajlar bulup paylaşabilirler.
NEZAKET
Siz onlara bağırıp çağırsanız da onlar size bağırmazlar. Eleştirildikleri zaman önce teşekür ederler. Nezaketlerini her zaman korurlar.
DİĞER ETKİLİ TWEETERLARLA BAĞLANTI
Etkili tweterlarla ilişki kurmanın onları daha etkili bir tweeter yapacağını bilirler. Onlardan gelen mesajları retweet ederek paylaşırlar böylelikle networklerini kollarlar. Ve takipçi sayısını katlarlar.

Twitter’ın 45 aşaması

1. Twitter kelimesini duy. Dudak bük.
2. Birisinden daha duy. Tekrar dudak bük.
3. Ünlü birinin twitter’da olduğu ile ilgili haber oku. Tekrar dudak bük ama kafana da not et.
4. Teselliyi facebookta ara.
5. Twitter’a üye ol.
6. Hemen bırak çünkü çok tuhaf gözüküyor.
7. Twitter’da başkalarını yüksek sesle eleştir.
8. Bir takım ünlüleri takip etmeye başla.
9. Twitter’ı deniyorum bakalım nasıl birşeymiş gibisinden twitler yolla.
10. Biraz daha derinleş.
11. Twit, Twitter diyarı, takipçi, retweet gibi kelimelerinin farkına var.
12. Yine dudak bük ama bu sefer kafan biraz karışık.
13. Arkadaşlarına twittera girdiğini ama birşey anlamadığını ve çok aptalca birşey olduğunu söyle.
14. Facebook’a gir çünkü şu anda tek tesellin o.
15. Twitter ile ilgili yine bir haber oku.
16. Tekrar Twitter’a gir.
17. Twit, takipçi, retweet kelimelerini kullanmaktan kaçın.
18.  Sıkılıp tekrar çık.
19.  Birkaç ay öyle kalsın hesabın.
21. Sadece bakmak için tekrar gel.
22. Daha komik bir twit yolla.
23. Birileri seni retweet etsin.
24. RT nin retweet demek olduğunu farket.
25. RT edilmeyi hayat amacın haline getir.
26. Cep telefonuna hemen twitter uygulaması kur.
27. Bunu şunu twitleyeceğim demekten çekinme.
28. Hatta partilere ya da aktivitelere sadece onları twitleyeceğim diye takıl.
29. Birileri seni RT etsin diye dua et.
30. Refresh. Refresh.
31. Bilgisayarı kapat.
32. Bilgisayarı aç. Refresh. Refresh. Refresh.
33. 140 karakterlik cümleler halinde düşünmeye başla.
34. Israrla telefonunu bütün gün kontrol et.
35. Telefonuna sürekli baktığın hakkında twitle.
36. Bildiğin insanları bir kenara bırakıp bilmediğin insanları etkilemek için bol bol twitle.
37. Yemek yemeyi unuttuğun için kilo kaybet.
38. Telefonunu başucuna koy ki sabah hemen kontrol edebilesin.
39. Twitter’a karşı olanlara karşı onu ölümüne savun.
40. Alışkanlığından kurtulmak ve kendine gelebilmek için Twitter’dan ayrılmaya söz ver. 41. Ayrıl. Sonra bir gün.
42. Bunu oku ve fikrini değiştir.
43. Kendi kendine bunu twitlemeliyim diye düşün.
44. İroninin farkına var.
45. Twitle.

29 Kas 2010

Julian Assange: Dünyanın neden WikiSızıntı'ya (WikiLeaks) ihtiyacı var?

Julian Assange: Dünyanın neden WikiSızıntı'ya 

(WikiLeaks) ihtiyacı var?

http://ca.ted.com/talks/lang/tur/julian_assange_why_the_world_needs_wikileaks.html

bd halkla ilişkiler ve....ben

Yeni bir Halkla İlişkiler İletişim Platformu ile karşınızda bulunmak üzereyim :) üzereyim diyorum çünkü daha henüz işin başında tabiri caizse çekirdekleriyle oynuyorum. BD Halkla İlişkiler inşallah içerisinde bulunmuş olduğum zaman dilimini hemde ilerideki hayat yaşamım boyunca benimle birlikte gelmeye çalışacak bir hayat yoldaşım olmak üzere.Cenabı allah tamamına erdirir diye temenni ediyorum. Daha çok iletişim ve iletişim dilimlerinin Halkla İlişkiler ile bağlantısını daha doğrusu bağlantılarını, dilimin döndüğü, zamanınım el verdiği, araştırma ve projelerimin devamı ile ortaya çıkarmak istediğim güzel paylaşımlarımı paylaşacağım güzel bir site güzel bir halkla ilişkiler platformu oluşturmak ve bunları Halkla İlişkiler ortamında duyurmak istiyorum. Zaman birazcık zaman demiş sezan aksu bende zaman birazcık halkla ilişkiler diyorum...Gelelim görelim zaman ne söyler bize...

''http://bdhalklailiskiler.weebly.com/''

tıkla tıkla tıkla....

24 Kas 2010

PEST Analizi / Stratejik Yönetim

PEST analizi “Politik, Ekonomik, Sosyal ve Teknolojik Analizler” ifadesinin kısaltmasıdır ve stratejik yönetim süreci için yapılan dış çevre analizinde makro düzeydeki çevresel faktörlerin analizidir. Organizasyonun dikkate alması gereken makro düzeydeki çevresel faktörler hakkında bir resim ortaya koyar.
PEST analizi:
  • Genellikle bir organizasyon ya da ürünün hangi noktada olduğunu ve nereye doğru gittiğini içeride olan olayları bir süre sonra etkileyecek olan dış çevredeki gelişmeler çerçevesinde tespit etmek için kullanılan bir araçtır.
  • Faaliyet gösterilen çevredeki büyük resmin görülmesine ve bu çevrede organizasyon için fırsat ve tehdit olarak algılanabilecek olan faktörlerin tespit edilmesine yardımcı olan çok kullanışlı bir analiz aracıdır. Organizasyonun ya da departmanın dış çevresinin iyi analiz edilmesiyle fırsatlar avantaja çevirebilir, tehditler en aza indirilebilir.
  • Özellikle pazar büyümesi yada küçülmesi ile ortaya çıkan riskleri ve bu riskler karşısında organizasyonun pozisyonunun ne olduğunun anlaşılması için çok kullanışlı bir araçtır.
Organizasyonu bir şekilde etkileyen dış çevre faktörleri organizasyonun kontrolü ve etkisi dışındadır, ancak ürün geliştirme, iş planları, stratejik planlar ortaya koyma aşamasında bilinmesi ya da tahmin edilmesi çok önemlidir. Bu inceleme ve tahmin işlemleri için de PEST analizi çok önemli bir analiz aracı olarak karşımıza çıkar.
PEST analizini dikkate almak şu nedenlerden dolayı önemlidir:
  • Etkin bir PEST analizi ile aldığınız kararlar ile attığınız adımların yaptığınız işi değişmeye zorlayan güçlü dış faktörlerin pozitif etkileri doğrultusunda olduğundan emin olursunuz. Değişime karşı koymaktansa değişimin avantajını kullanarak daha başarılı olabilirsiniz.
  • PEST analizinin iyi kullanılmasıyla birlikte kontrolünüz dışındaki faktörlerden dolayı başarısız olacak karar ve girişimlerden kaçınmış olursunuz.
  • PEST analizi yeni bir ürün ya da hizmet sunacağınız zaman oldukça faydalıdır. PEST analizi varsayımlardan kurtulmanıza ve yeni pazarınızdaki gerçeklere daha çabuk adapte olmanıza yardımcı olur.
21. yüzyılın ilk çeyreğinde çevresel ve ekolojik faktörlerin gittikçe önem kazanması yeşil işletme(green business) kavramının öne çıkmasını sağlamıştır. Bu da PEST analizinin çerçevesinin bu kavramları da içerecek şekilde genişletilerek kullanılmasının yaygınlaşmasına neden olmuştur. Bunlara örnek olarak verilebilecek STEER analizi sosyokültürel , teknolojik, ekonomik, ekolojik, düzenleyici faktörleri sistematik olarak analiz eden bir analiz aracıdır.
STEER, STEEP, DESTEP, STEP, PESTE, PESTEL ya da PESTLE (Politik, Ekonomik, Sosyo-kültürel, Teknolojik, Legal(Yasal), Çevresel) analizi olarak adlandırılan çeşitli analizler PEST analizinin benzerleridir. PEST analizi son zamanlarda eğitim ve demografik yapıyı da içerecek şeklide STEEPLE ve STEEPLED analizi olarak da genişletilebilmektedir.
  • Politik faktörler vergi politikaları, iş kanunları, çevresel düzenlemeler, ticari kısıtlamalar, gümrük tarifeleri ve politik istikrar gibi faktörleri içermektedir.
  • Ekonomik faktörler ekonomik büyüme, faiz oranları, döviz kurları ve enflasyon oranı gibi faktörlerdir.
  • Sosyal faktörler genellikle kültürel yapı, sağlık bilinçliliği, nüfus artış oranı, yaş dağılımı, eğitim durumu, güvenlik konusundaki hassasiyet gibi konulardır.
  • Teknolojik faktörler üretim yapan işletmeler için minimum etkin üretim düzeyini belirleyebilir, dışarıdan kaynak tedariği kararlarını etkileyebilir. Teknolojik faktörler ARGE çalışmaları, otomasyon, teknoloji teşvikleri ve teknolojik gelişme hızı gibi değişkenlere baktığı gibi bu değişkenleri incelerken ekolojik ve çevresel bakış açılarını da dikkate almaktadır.
Mikro düzeydeki dış çevresel faktörlerle birleşen PEST faktörleri SWOT analizindeki fırsat ve tehditler olarak sınıflandırılabilir. SWOT ve PEST/PESTLE analizleri işletme ve çevresel faktörlerin analizinde temel analiz araçları olarak kullanılabilirler.


Halkla İlişkilerde Kampanya Tasarımı ve Proje Hazırlama

Projenin temel Amaçları :

1-Durum Analizi / Araştırma : 
     -Projenin ne için yapıldığını simgeleyen, olayın tarihi ve önemi gibi kısa açıklamaları içerir.
2-Proje Fikrinin Doğuşu :
3-Projenin Amacı :
     -İletişim Hedefleri,Hedef Kitle,Sosyal Paydaşlar gibi projenin amacına yönelik hedefleri içerir.
4-Planlama :
5-Uygulama :
     -Projenin amacına yönelik hedef doğrultusunda olayla ilgili fotoğraf, eğitim, iç iletişim, web gibi çalışmaları içerir.
6-Medya Çalışmaları : 
     -Basın yansımaları öncesi ve sonrası ile halka duyurmak insanlara kanıtlamak gibi medya kuruluşlarına düşen vazifeleri içerir.
7-Ölçme ve Değerlendirme :
     -Güzel bir başlık, açıklama gibi kısa ve öz olayı direk işaret eden açıklamalardır.
8-Gelecek Hedefi :
     -Sürdürülebilir olmasıdır kısaca.
9-Uygulama :
     -Bilboardlar,gazeteler,köşe yazıları ile geniş kitlelere ulaşılabilmektir.

Halkla İlişkiler ve Kampanya Tasarımında Proje hazırlmak için uyulması gereken adımlar sırasıyla aşağı yukarı bu şekilde oluşmaktadır. Projenin çeşidine göre, konusuna göre, hedefine göre değişiklikler oluşacağı gibi farklı adımlarıda izleyebiliriz.Bir halkla ilişkşiler kampanyasını sizlerle paylaşmak istiyorum sevgili dostlar...

İÇİNDEKİLER

1. Sorun Saptanması

1.1. Sorun
1.2. Sorun Cümlesi
2. Durum Analizi
2.1. İçsel Faktörler
2.2. Dışsal Faktörler
2.3. SWOT Analizi
2.3.1. Güçlü Yönler
2.3.2. Zayıf Yönler
2.3.3. Fırsatlar
2.3.4. Tehditler
3. Halkla İlişkiler Kampanyasının Nihai Hedefleri
4. Hedef Kitlenin Belirlenmesi ve Analizi
4.1. Hedef Kitlenin Belirlenmesi
4.2. Hedef Kitlenin Analizi
4.2.1. İletişim Bilimleri Fakültesi Öğrencileri.
4.2.2. Anadolu Üniversitesi’nin Diğer Fakültelerinde Okuyan ve Fotoğrafa İlgisi Olan tüm Öğrenciler
4.3.3. Halihazırda Kulübe Üye Olmuş ve Aktif Olarak Faaliyet Gösteren Öğrenciler
4.3.4. Ödenek Sağlanabilecek Kurumlar
5. Her Hedef Kitle İçin Amaçların Belirlenmesi
6. Faaliyet ve İletişim Kampanyasının Uygulama Öncesi Belirlenmesi
6.1. Faaliyet Programının Hazırlanması
6.2. Medya ve Mesaj Stratejilerinin Belirlenmesi
7. Kampanyanın Uygulama Öncesi Değerlendirilmesi
8. Kampanya Uygulama Programının Belirlenmesi
8.1. Sorumluların Atanması
8.2. Uygulama Takviminin Hazırlanması
8.3. Bütçenin Belirlenmesi
9. Ölçme ve Değerlendirme

ANADOLU ÜNİVERSİTESİ FOTOĞRAFÇILIK KULÜBÜ’NE YÖNELİK HALKLA İLİŞKİLER KAMPANYASI PLANLAMASI


1. Sorun Saptaması

1.1. Sorun
Anadolu Üniversitesi Fotoğrafçılık Kulübü’ne(ANFO) olan katılımın az olması.
1.2. Sorun Cümlesi
Mayıs ayına kadar ANFO’ ya olan katılımı 75 kişiden 200 kişiye çıkarmak için neler yapılabilir?

2. Durum Analizi


2.1. İçsel Faktörler

ANFO Anadolu Üniversitesi bünyesinde faaliyet gösteren bir öğrenci kulübüdür. Sınırlı sayıda yapılan faaliyetler akademisyenler tarafından desteklenmektedir. Katılmak isteyen herkese imkanlar dahilinde yardım edilmeye çalışılmaktadır. Ayrıca kulüp odası katılımcıları ilgisine sürekli açık tutulmakla beraber bir kulüp üyesi kulüp odasında devamlı olarak yardıma hazır bulunmaktadır.

2.2. Dışsal Faktörler

ANFO ile birlikte okul bünyesinde faaliyet gösteren bir çok klüp bulunmaktadır. ANFO’nun ayrıca çok fazla etkinlik yapılmadığına dair olumsuz bir imajı bulunmaktadır. ANFO’nun tanıtımı etkin bir şekilde yapılmadığı için katılım olsa da katılan bu kişiler arasında bir birlik ve beraberli bulunmamaktadır.

2.3 SWOT Analizi

2.3.1. Güçlü Yönler
1. Kulübün Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi gibi güvenilir ve prestijli bir kurumun adı altında yapılanmış olması.
2. Kulübün bu faaliyet alanındaki tek kulüp olması.
3. Kulübün Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi akademisyenleri tarafından desteklenmesi.
4. Fotoğrafın güncel, popüler ve ilgi çekici bir sanat dalı olması.
2.3.2. Zayıf Yönler
1. Kulüpte belli bir birlik beraberliğin olmaması.
2. Sistemi oturmamış bir oluşum olmaması.
3. Kulüp üyelerinin çoğunda sorumluluk duygusunun gelişmemiş
4. Bütçe sorunu yaşanması.
5. Teknolojik donanımların az olması.
6. Bireylerin kişisel çabaları dışında motive edici ekstra değerlerin olmaması.
2.3.3. Fırsatlar
1. Fakülte içi öğrenci-akademisyen iletişiminin güçlü olması sayesinde konuyla ilgili yardımların öğretim görevlilerinden rahatlıkla alınabiliyor olması.
2. Anadolu Üniversitesi Merkez Kütüphanesi gibi sergi düzenlenebilecek uygun bir alan olması.
3. Dia gösterileri ve söyleşiler için Kongre Merkezi bibi uygun bir alan olması.
4. EFSAD gibi profesyonel bir kurumla işbirlikli olarak çalışılması.
5. Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesinde fotoğrafla ilgili ekipman, stüdyo gibi konularda sıkıntı çekilmemesi.
6. Bireylerin yaratıcılıklarını ortaya çıkarmalarına ve kendilerini ifade etmesine fırsat tanıması.
2.3.4. Tehditler
1. Fotoğrafla ilgili ekipmanların pahalı oluşu
2. Diğer kulüpleri faaliyetleri
3. Fotoğrafçılığın çok zaman ayrılmasını isteyen bir uğraş olması.


3. Halkla İlişkiler Kampanyasının Nihai Hedefleri

1. ANFO İletişim Bilimleri Fakültesinin bütününün sahip çıktığı ve benimsediği bir kulüp olarak kabul edilecektir.
2. ANFO Anadolu Üniversitesi öğrencileri tarafından bilinir ve kabul edilebilir bir düzeye gelecektir.
3. ANFO etkinliklerinin gerçekleşmesinde ihtiyaç duyulan proje grupları içinde aktif olarak yer alacak gönüllü öğrenci ve öğretim elemanlarının sayısı artacaktır.
4. Bütçe sorunu çerçevesinde gerekli mercilerle temasa geçip ödenek sağlanacaktır.
4. Hedef Kitlenin Belirlenmesi ve Analizi

4.1. Hedef Kitlenin Belirlenmesi

1. Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi öğrencileri.
2. Anadolu Üniversitesi’nin diğer fakültelerinde okuyan ve fotoğrafa ilgisi olan tüm öğrenciler.
3. Halihazırda kulübe üye olmuş ve aktif olarak faaliyet gösteren öğrenciler
4. Ödenek sağlanabilecek kurumlar: Rektörlük, Eskişehir’deki fotoğraf stüdyoları.

4.2. Hedef Kitlenin Analizi

4.2.1. İletişim Bilimleri Fakültesi Öğrencileri
17-30 yaş arasındaki öğrencilerden meydana gelir. Reklamcılık ve Halkla İlişkiler, Sinema ve Televizyon, Basın ve Yayın ve İletişim bölümlerinde okuyan Ankara, Bursa, İzmir , İstanbul ve Eskişehirlilerin çoğunluğunu oluşturduğu fakülte öğrencileri genel olarak ailelerinin yardımı, devlet ve kurum burslarıyla ya da çalışarak geçimlerini sağlamaktadırlar. Fakülte öğrencilerinin büyük bir bölümü evde ya da apart adı verilen stüdyo dairelerde ikamet etmektedir. Genel olarak orta ekonomik sınıf mensubu ailelere sahip olan öğrenciler Eskişehir’in eğlence merkezleri ve sosyal hayatından da faydalanmayı ihmal etmezler. Genel olarak zaman geçirdikleri mekanlar Doors Club ve Bar, Buda Bar, Bomanti , Cafe de Cafe, Harabe ve Keyif olarak sayılabilir. Fakülte öğrencileri Radikal, Cumhuriyet, Milliyet ve Hürriyet gazetelerini ve aylık ve haftalık mizah dergilerinin yanı sıra Marketing Türkiye, Mediacat, Sinema, Altyazı, Geniş Açı ve Fotoğraf gibi sektörleriyle ilgili dergileri takip etmektedirler. En çok seyrettikleri kanallar arasında CNNTÜRK, NTV, ATV, Kanal D, MTV, NR1, MCM sayılabilir. Sosyal ve kültürel hayatta en çok takip edilen etkinlikler sinema, tiyatro ve konserlerdir. Radyo A, Power Fm ve Metro Fm en çok tercih edilen radyo istasyonlarıdır. Televizyon tercihlerinde yerli ve yabancı diziler, müzik ve liste programları ile haber ve açık oturum programları başı çekenler arasındadır. En çok takip edilen internet siteleri arama motorları, gazete siteleri ve üniversitenin intenet sitesidir.

4.2.2. Anadolu Üniversitesi’nin Diğer Fakültelerinde Okuyan ve Fotoğrafa İlgisi Olan tüm Öğrenciler

Bu grubun özelikleri de bir önceki grubun özellikleri ile paralellik göstermekte bazı özel konu ve açılardan faklılık göstermektedir. Bu kitlenin özellikleri gerekli zaman olmadığından dolayı yeterince araştırılamamıştır. Ama genel olarak İletişim Bilimleri öğrencileri ile benzer özellikler taşımaktadırlar.

4.3.3. Halihazırda Kulübe Üye Olmuş ve Aktif Olarak Faaliyet Gösteren Öğrenciler

Bu gruptaki öğrenciler İletişim Bilimleri Fakültesi öğrencilerinden oluşmaktadır. Bu kitlenin özellikleri de yukarıda belirtilmiştir.

4.3.4. Ödenek Sağlanabilecek Kurumlar

Rektörlük haricinde ödenek sağlanabilecek kurumlar Eskişehir’deki fotoğraf stüdyolarıdır. Bu işletmeler genel olarak yerel bazda çalışmaktadırlar. Yerel etkinliklere sponsor olabilmektedirler. Bu stüdyolardan bazıları dijital teknikleri kullanmaktadırlar.

5. Her Hedef Kitle İçin Amaçların Belirlenmesi

Hedef : 1 (Hedef Kitle : İletişim Bilimleri Fakültesi Öğrencileri)
ANFO İletişim Bilimleri Fakültesinin bütününün sahip çıktığı ve benimsediği bir kulüp olarak kabul edilecektir.
Amaç : 1
ANFO’ ya üye olmanın öğrencilere bir ayrıcalık kazandıracağını onlara hissettirmek
Hedef : 2 (Hedef Kitle : Anadolu Üniversitesi’nin Diğer Fakültelerinde Okuyan ve Fotoğrafa İlgisi Olan tüm Öğrenciler)
ANFO Anadolu Üniversitesi öğrencileri tarafından bilinir ve kabul edilebilir bir düzeye gelecektir.
Amaç : 2
Bu öğrenciler arasında ANFO ile ilgili bir tanınırlık ve farkındalık sağlamak.


Hedef : 3 (Hedef Kitle: Halihazırda Kulübe Üye Olmuş ve Aktif Olarak Faaliyet Gösteren Öğrenciler)

ANFO etkinliklerinin gerçekleşmesinde ihtiyaç duyulan proje grupları içinde aktif olarak yer alacak gönüllü öğrenci ve öğretim elemanlarının sayısı artacaktır.
Amaç : 3
Etkinliklere katılımı arttırmak için sorumluk duygusunu geliştirmek.
Hedef : 4 (Hedef Kitle: Ödenek Sağlanabilecek Kurumlar)
Bütçe sorunu çerçevesinde gerekli mercilerle temasa geçip ödenek sağlanacaktır.
Amaç : 4
Çalışkan ve hevesli bir imaj yaratarak bu kurumlarım sempatisini kazanmak.

6. Faaliyet ve İletişim Kampanyasının Uygulama Öncesi Belirlenmesi

6.1. Faaliyet Programının Hazırlanması
Bu aşamada hedeflerin ve amaçların hayata geçirilmesini sağlayacak bir takım seçenekler belirlenmiştir. Bu seçenekler belirlenirken beyin fırtınası tekniği kullanılmıştır.
1. ANFO’ya ait bir internet sitesi düzenlenebilir.
2. Çeşitli zaman ve mekanlarda farklı konularda sergiler düzenlenebilir.
3. Üyeler arasında bir yarışma düzenlenebilir.
4. Etkinliklere maddi ödenek sağlayacak sponsorlar bulunabilir.
5. Çeşitli konferans ve söyleşiler düzenlenebilir.
6. Fotoğraf çekimi amaçlı geziler düzenlenebilir.
7. Çeşitli seminerler ve eğitim programları düzenlenebilir.
8. Afiş , duyuru ve broşürler tasarlanabilir.
9. Kulüp üyelerine motive amaçlı küçük işler verilmesi
10. Üyelerin okuldan makine almaları kolaylaştırılabilir.
11. Ek kaynaklar yaratılarak bütçe sorunu çözülebilir
12. Konserler gibi birtakım etkinlikler düzenlenerek farkındalık ve ilginlik arttırılabilir.
13. Fakülteler içinde kulis yapılarak söylenti yoluyla kulübün faydaları anlatılabilir.
14. Üyelere EFSAD’a gittiklerinde kolaylık sağlanabilir.
15. Uygun fiyata film ve makine temin edilebilir.
16. Aktif üyelerin çalışmaları sergilenerek yeni üyeler özendirilebilir.
17. Üyelere ayrıcalık yaratacak şeyler yapılabilir: t-shirt , şapka, rozet, ajanda gibi.
18. Şenliklerde aktif olarak faaliyet gösterilebilir.
19. İletişim Bilimleri Fakültesinde bir pano düzenlenip bu panoda haftanın, ayın ve yılın en iyi fotoğrafları sergilenebilir ve en iyilere çeşitli ödüller verilebilir.
20. Bir sponsor aracılığıyla bir karavan oluşturulup bu karavanın dış cephesinde çekilmiş en iyi fotoğrafları sergilenebilir ve bu karavanın tüm fakülteleri gezmesini sağlanabilir.
21. Kampus içinde bir çadır sergi açılabilir.
22. TV A ‘da fotoğrafla ilgili bir program yapılabilir.
23. Anadolu Haber’de kulübün yaptığı etkinlikler yayınlanabilir ve duyurulabilir.
24. Üye öğrencilere filmleri daha ucuz yaptırmaları sağlanabilir.
25. Öğretim üyelerinin temasları doğrultusunda bu işle gerçekten ilgilenen ve yetenekli üyelere staj imkanı ve kolaylıklar sağlanabilir.
26. Üyelerin toplandığı yemekler, piknikler ve partiler düzenlenebilir.
27. Radyo A ‘daki programlara öğretim görevlilerinin ve üyelerin konuk olması sağlanabilir.
28. Güzel Sanatlar Fakültesi ile işbirlikli bir etkinlik düzenlenebilir:Üyeler tarafından çekilen fotoğraflar sanatçı öğrenciler tarafından resmedilebilir.

6.2. Medya ve Mesaj Stratejilerinin Belirlenmesi

Kullanılacak mecralar; TV A, Radyo A, Anadolu Haber, İlan Panoları ve Eskişehir’deki yerel kanallar olarak sıralanabilir.
Verilecek mesajlar hedef kitlenin özelliklerine göre kodlanmalı, mesajların dili yalın, anlaşılır ve ilgi çekici olmalıdır.

7. Kampanyanın Uygulama Öncesi Değerlendirilmesi

Değerlendirme, programda yer alan faaliyetlerin ve mesajların belirlenen amaçların gerçekleştirilebilmesi açısından yeterli olup olmadığının ve istenen etkinin yaratıp yaratmayacağının öncede araştırılması ile ilgili çalışmaları kapsar. Bu yüzden bu ödev dahilinde bu aşama gerekli zaman olmadığından ve bu planın bir ödev oluşundan dolayı atlanacaktır.

8. Kampanya Uygulama Programının Belirlenmesi

8.1. Sorumluların Atanması
Başkan: Erhan Arık
Başkan Yardımcısı: Evren Çelikel
Yazman: Volkan Bilici
Sayman: Sezai Erken
Proje Grubu: Görkem Çegün
Erhan ARIK
Evren Çelikel
Sezai Erken
Volkan Bilici
Mustafa Deniz
Gülay Erdoğan
Orhan Yılmaz
Sezgin Aydın

8.2. Uygulama Takviminin Hazırlanması


1 Şubat – 1 Mart tarihleri arasında: Gerekli logo, sembol, afiş çalışmaları ile intenet yerel basın ve televizyonlarda yayınlanacak duyuruların hazırlanması ve sponsor arayışları.

28 Şubat – 15 Mart tarihleri arasında: Merter Oral ve Melih Zafer Arıcan tarafından üyelere temel bir eğitim semineri verilmesi.
13 Mart 2005: Akademisyenlerin çalışmalarından oluşan bir sergi açılması
1 Nisan – 1 Mayıs tarihleri arasında: Düzenlenecek yarışma için katılımların kabulü.
7 Nisan 2005: ANFO ‘nun katılımıyla gerçekleşecek bir konser düzenlenmesi
15 Nisan 2005: Ünlü bir fotoğrafçının konuşmacı olduğu bir söyleşi organize edilmesi.
23 Nisan 2005 : Kapadokya’ya fotoğraf çekme amaçlı bir gezi düzenlenmesi
1 Mayıs 2005: Üyelerin çalışmalarından oluşan bir sergi açılması.
15 Mayıs 2005: Yarışma sonuçlarının açıklanması.
19 Mayıs 2005: Antalya Olympos’a fotoğraf çekme amaçlı bir gezi düzenlenmesi.
25 Mayıs 2005: Ünlü bir fotoğrafçı ile söyleşi düzenlenmesi.
Her hafta bir dia gösterisi

8.3. Bütçenin Belirlenmesi

Ödev dahilinde bu aşama yapılmayacaktır.

9. Ölçme ve Değerlendirme

Bu aşama kampanyanın başarısının test edildiği ve değerlendirmesini yapıldığı aşamadır. Bu kampanya henüz hayata geçmediği için bu aşama gerçekleştirilmeyecektir. 

Bu Halkla İlişkiler Kampanyası örneğinde bizim izlediğimiz adımların dışında farklı yollarda izlenmiştir.Ama genel olarak bakarsak kampanya tasarımı için uyulması gereken yollar belli başlı yolların olduğudur.Ne kadar aynı başlıklar altında olmasada kampanya örnekleri anlatmak istedikleri dışa vermek istediği bilgi aynıdır.














Halkla İlişkilerin Yeni Yüzleri : Perception management and reputation management (Algılama ve İtibar Yönetimleri)

İtibar yönetimi kavramı Halkla İlişkiler mesleğinin kavramsal tartışmaları arasında son yıllarda öne çıkan yeni bir iletişim yönetimi olarak karşımıza çıkıyor. Halkla İlişkiler isminden kaynaklanan tartışmalar beraberinde yeni yaklaşımları da getiriyor.
Perception management (algılama yönetimi), reputation management ( itibar yönetimi) kavramları bu anlamda yeni açılımlar sağlıyor. Salim Kadıbeşegil, uzun yıllara dayanan mesleki tecrübelerini ve entelektüel çabalarını bir kitapta toplayarak Türkiye'de halkla ilişkiler sektörüne önemli bir kitap kazandırdı.
Mediacat yayınlarından çıkan İtibar Yönetimi kitabı iletişim profesyonellerine, halkla ilişkiler alanında yeni açılan yollardan birisi olan itibar yönetimi işini büyük bir vukufiyetle anlatıyor. Halkla ilişkilerin isminden dolayı uzun yıllara dayanan kavramsal bir sıkıntısı var.
Mesleğin kurucularından Edward Bernays bile yaptığı işi tam olarak ifade edememekten yakınıyordu. Halkla ilişkilerin kendini anlatmakta sıkıntılar yaşaması bir paradoks oluşturmaktadır.
1990'lı yıllarda Halkla İlişkilerciler yaptıkları işin bu kavrama sığamayacak genişlikte ve çeşitlilikte olduğunu söyleyerek yoğun bir tartışma içerisine girdiler. Bu dönemde algılama ve itibar yönetimi kavramları öne çıktı.
Salim Kadıbeşegil, itibar ve algılama yönetiminin bir elmanın iki yarısı olduğunu söyleyerek bu iki kavramın İngilizcelerinden yola çıkarak yeni bir kavram öne sürdü: "Repuception" Bu sektör açısından önemli bir çıkıştı. Salim Kadıbeşegil'in önerdiği 'Repuception' kavramı yeteri kadar tartışılmadı.
Halkla ilişkiler mesleğinin kendisini anlatamaması ve üzerinden yüz yıl geçmesine rağmen tanımda bir uzlaşmaya varılamaması iki şekilde yorumlanabilir: birincisi bu mesleğin uygulamalı sosyal bilimler içerisinde yeterli bilimsel gelişmeleri kaydedememesi ve pratik alana iyi yansıyamaması olarak görülebilir.
İkincisi de; bu disiplinin yapısından kaynaklanan bazı sınırlamaları sözkonusu. Yani; halkla ilişkiler daha çok maddi olmayan olgularla uğraşmakta ve bu alanın karmaşık yapısı yapılan işin izahını güçleştirmektedir.
İtibar ve algılama yönetimi yaklaşımları ve modern halkla ilişkiler çalışmaları ölçümlemeyi ve araştırmayı esas alıp, somut iş sonuçları ortaya koymaktadır. Fakat buna rağmen iş dünyasında Public Relations çalışmalarının doğru algılanıp hak ettiği konuma ulaştığını söylemek zor.
Modern dönemde sosyal bilimlerde gittikçe artan bir şekilde multi disipliner bir yapı oluştu. Ana disiplinler bölünerek yeni disiplinler ortaya çıktı. Özellikle kapitalist ekonomik sistem 'management' kavramını yeni iş alanlarını ve süreçlerini tanımlayan bir anlayış olarak ortaya koydu. Yeni disiplinlerin yönetilmesi ise başlı başına bir konu olarak karşımıza çıktı.
İtibar yönetimi, algılama yönetimi, müşteri yönetimi, pazarlama iletişimi yönetimi gibi kavramların metodolojik yönü yeteri kadar ele alınmadı. Kavramsal çerçeveler ve ilkeler ışığında 'management'in nasıl yapılacağı hep tartışma konusu oldu.
Sonuçta teorik çabaların yeteri kadar pratiğe yansıyamaması iş yapma yöntemlerinde karmaşalar meydana getirdi. Bütünleşik iletişim (integrated communications) yaklaşımı; reklam, halkla ilişkiler, doğrudan pazarlama gibi disiplinlerin bir bütün olarak yönetilmesini öngörüyor. Birbirine yakın disiplinlerin bir çatı altında toplanması ve yönetilmesi de ayrıca 'management' sorunu olarak ortaya çıkıyor.
Halkla İlişkilerinde kendi içinde kurumsal iletişim, İtibar yönetimi ve algılama yönetimi şeklinde bölünmesi yönetme sorununu daha fazla ön plana çıkartıyor. Halkla ilişkiler mesleğinin geçirdiği dönüşüm esasında sağlıklı ve verimli bir dönüşüm olarak görülebilir.
Bu verimli dönüşümün içinden çıkan İtibar yönetimi, Türkiye'de belirli bir ölçeğe ulaşmış, kurumsallaşmış, marka olarak öne çıkmış firmalar için hayati bir öneme sahip.
Salim Kadıbeşegil, itibarın küçük ve büyük ölçekli her firma ve kurumu ilgilendiren bir husus olduğuna dikkat çekerek, itibarın yönetilmesinden daha önemli bir işin olamayacağını vurguluyor. Kitapta itibarın iletişim performansı ile bir farklılaşma ve rakabet üstünlüğü sağlayarak firmalara önemli avantajlar kazandırdığı belirtiliyor.
İtibar yönetimi konusunda yaptığı çalışmalarla dikkat çeken ve bu disiplinin gelişmesine önemli katkılar sağlayan Prof. Dr. Charles Fombrun, Yüksek itibarın müşteri ve yatırımcı çeken bir değer olduğunu ve iyi itibarın şirketi rakiplerinden ayrıştıracak ana kaynaklardan birisi olduğunu söylüyor.İyi itibar şirket, marka ve müşteri değeri oluşturuyor. Bununla birlikte firmaların Pazar değerini yükseltiyor.
Fombrun, 'etkili bir itibar yönetiminin içeriden dışarıya doğru tutarlı politikalar ile inşa edilebileceğini söylüyor.'Kitapta, İtibarın kazanılan bir değer olduğunu ve iyi yönetilmediği takdirde kolaylıkla kaybedilebileceğinin altını çiziyor Kadıbeşegil.
İtibarın yönetilmesi bu durumda çok hassas ve önemli bir iş olarak karşımıza çıkıyor.
Kadıbeşegil'e göre itibarı firmaların CEO'ları ya da Genel Müdürleri yönetmelidir. Çünkü itibar bir firmanın kazanımlarının toplamını oluşturuyor. Peki bu durumda Halkla İlişkiler mensupları nasıl bir konumda olacak.
Kadıbeşegil bunu da, halkla ilişkiler uzmanlarının itibarın yönetilme sürecinde danışman fonksiyonunu icra etmeleri ve önerilerde bulunmaları gerektiğini söyleyerek açıklıyor. Şüphesiz bu öneri işin önemini göstermesi açısından çok kritik bir konu. Fakat, itibarın yönetilmesi sürecinde halkla ilişkiler departmanı ve CEO arasında nasıl bir iş sürecinin öngörüldüğü de aydınlatılmalıdır.
Her yöneticinin itibar yönetimini başarıyla yöneteceğini bekleyemeyiz. Bu süreçte Halkla İlişkiler departmanı tam hakim olamayacağı bir sorumluluk çerçevesi ile karşı karşıya kalacaktır.
Kadıbeşegil, 21.yüzyılda firmaların çevreye, topluma ve müşterilerine karşı önemli sorumluluklarının bulunduğunu ve bunun içinde beğenilen bir şirket olup, kurumsal vatandaşlığın gereklerini yaparak itibarın yönetilmesi gerektiğini vurguluyor.
Halka açık küresel şirketler üçlü raporlama yöntemi (finansal, ekolojik çevre ve sosyal sorumluluk raporu) ile kurumsal performanslarını toplumla paylaşarak pazar ve marka değerlerini yükseltiyorlar.
Üçlü raporlama, küresel şirketlerin daha şeffaf, güven veren ve sürdürülebilir kalkınmayı sağlayan bir yapıda faaliyet göstermelerini öngörüyor. Kitapta, üçlü raporlamanın özellikle üzerinde duruluyor.
Türkiye'deki halka açık firmaların üçlü raporlama yaklaşımına kendilerini uyarlaması gerektiği ve finansal göstergelerin yanı sıra toplumsal beğeni göstergelerinin de dikkate alınması gerektiği görüşü dikkat çekiyor.
İtibar yönetimi kitabı zengin içeriği ile bu alandaki boşluğu gidermek için büyük bir katkı sağlıyor. Yazarın yalın ve akıcı dili kitabı büyük bir zevkle okutuyor. Günümüzde firmaların maddi olmayan varlıkları giderek daha da önem kazanıyor.
Firmaların marka değeri defter değerlerini büyük oranlarda geçiyor. Bu süreçte itibarın yönetilme işi daha kritik bir hal almaktadır. Artık firmalar itibarlarını yönetmekten daha önemli bir işlerinin olmadığına inanmaya başladı.

28 Tem 2010

Halkla İlişkiler Tanımları

Üniversite tercihlerinde Sözel Bölüm öğrencileri için fazla seçim hakkı olmamasına karşı ve kafalarında ki acabalardan dolayı Halkla İlişkiler ile alakalı bir bilgi topluluğunu paylaşmak istedim.Dün katılmış olduğum bir seminerde sözel öğrencilerinin Halkla İlişkilerden kaçtığını fark ettim.Sorduğumda Tarih Coğrafya gibi bölümlere yönelmişler.Kafalarında o kadar soru işaretleri dolu iken kim olsa aynısını yapardı bence.Yöneltilen sorularda abi biz çekiniyoruz, korkuyoruz, sosyalleşemedik gibi kimisi bilgisayar kullanmasını bilmiyorum, karşımdaki ile iletişim kurmakta güçlük çekiyorum gibi sayısız sorulara maruz kaldım.Biz bu halde nasıl Halkla İlişkiler okuyabiliriz diye adeta kendilerine eziyet ediyorlardı.Konuşmama başlamadan önce sordum öğrencilere kaçınız İletişim Fakültelerini tercih edeceksiniz? Ellerini kaldırdıklarında saymak hiçde zor olmadı. 3-5 kişi... Sonra Halkla İlişkileri seçmek isteyen kaç kişi olduğunu bu 3-5 kişiye sordum.İçlerinden sadece 2 kişi biz seçmek istiyoruz ama puanlarımız yetecek mi diye kafaları dolup taşmış.Açikcası 50 kişi içinden bu kadar az olmasına anlam veremedim.Anladım ki Halkla İlişkilerin ne olduğunu ne yaptığını bilmemekteler.Konuşmama başladığımda gayet sakin bir o kadar da heyecanlı bir şekilde Halkla İlişkilerin işlevinden çok eğlenceli kısımlarını anlatmaya başladım.Bir baktım ki anlat anlat herşeyi anlatıvermişim.Çünkü Halkla İlişkiler baştan sona bir eğlenceden ibaret kendi açımdan.Yaklaşık iki saat karşılıklı görüştük anlattık sorularına cevap verdik öğrencilerimizin.Seminer bittiğinde öğrencilerin yarısından fazlası tercihlerini bir kenara bırakıp yanıma geldiler.Bize daha detaylı anlatırmısın diye sorduklarında gecemiz bu şekilde ilerledi ve bu arkadaşları doğru yönde seçim yapmalarına yönlendirdiğimi düşünüyorum.Tercih zamanı tekrardan öğrencileri kardeşlerimize bir ışık tutmak babından Halkla İlişkilerin daha çok ne olduğunu neler yaptığını anlatmak paylaşmak istedim...

Saygılarımla...
Bedii Durmuş (İletişim Mühendisi)

Birden fazla bilim dalı ile beslenen, bu bilimlerin verileriyle senteze ulaşan halkla ilişkiler kavramı üzerinde, uzun süre tam bir görüş birliğine varılamaması, kavramın sosyal bilimlerin alt dalları içinde yorumlanmasına neden olmaktadır.
  
Yönetime danışmanlık işlevi ve pazarlama iletişimine verdiği desteğin yanında, çok farklı alanlara uygulanabilen halkla ilişkiler, birlikte düşünüldüğü komşu dallarla ilişkili olduğu kadar aynı zamanda bağımsız bir faaliyet alanıdır.
 
Kavramın tarih içinde geçirdiği değişim, komşu dallarla olan iç içeliği ve özellikle çok farklı alanlara uygulanabilir olması, tek bir tanım üzerinde birleşilmesini güçleştiren temel nedenlerdir.
 
Kavram üzerinde geniş bir görüş birliğine varılamamış olması, Foundation for Public Relations Research and Education’u geniş çaplı bir araştırmaya yöneltmiş, bu çalışmada, halkla ilişkiler kavramının çevresel faktörler ve son yetmiş beş yılda yaşanan değişimlerden nasıl etkilendiği araştırılmıştır. 1906–1976 tarihleri arası dikkate alınarak yapılan araştırmada 65 uzman çalışmış ve 472 tanımın analizi ışığında varılan tanıma göre, halkla ilişkiler, “bir işletme ile hedef kitle arasında karşılıklı iletişimi, anlayışı, oluşturmaya ve sürdürmeye yardımcı olan ayrıcalıklı bir yönetim görevidir” sonucu çıkmıştır.
 
Bu araştırma sonucuna göre Halkla İlişkiler:
- Uzmanlık gerektirir.
- Bir yönetim görevidir ve uzmanlar tarafından yerine getirilmelidir.
- Kamuoyunun etkisinin farkında olarak çeşitli gruplar arasında iletişimi düzenler.
- Hedef kitlenin davranışları hakkında yönetimi bilgilendirir, kuruluşun gerek duyduğu araştırmaları yaparak önerilerde bulunur.
- Kuruluşun kar amacı yanında sosyal sorumluluğunun da olduğunu kanıtlayacak biçimde davranmasına yardımcı olur.
- Kamuoyu araştırmaları ve diğer araştırma yöntemleri ile çeşitli iletişim araçlarından yararlanır.
- Gerek danışman firma, gerekse kuruluş içi halkla ilişkiler birimi olsun, yönetimin bir parçası olarak faaliyet gösterir.
 
Bazı yayınlarda bulunan ve uluslararası alanda geçerliliği kabul edilen tanımlardan bazıları şunlardır:
 
* Halkla ilişkiler, kişinin ya da bir kurumun halkla ilgisini geliştirme ve anlama yolundaki çabalardır. (Encylopedia Britannica, Cilt 18 )
 
* Kişi, şirket ya da bir kurumla halk arasındaki karşılıklı anlayış ve iyi niyeti geliştirme bilim ya da sanatıdır. (Webter’s New Collegiate Dictionary)
 
* Bir sanayi kolu, sendika, şirket, meslek grubu, hükümet ya da bir başka kuruluşun; müşteri, işçi, ortak gibi özel kamu grupları ya da geniş anlamıyla halk ile sağlam ve verimli bağlar kurup bunları geliştirerek, kendisini çevresine yerleştirme ve topluma tanıtma için giriştiği çabalar. (Webter’s New International Dictionary)
 
* Halkı, haberleşme yoluyla bir kuruluşun lehinde düşünmeye, onu desteklemeye, güçlüklerle karşılaşsa da onu uzun süre yılmadan denemeye teşvik etmek, bu yolda etkilemek. (Prof. Byron Christian)
 
*  Bir kuruluşun kişiliği, siyaseti ve bu siyaseti uygulama çabası. (Yazar Herbert  Baus)
 
*  PR, güdülecek politikayı, sunulacak hizmetleri, yapılacak işleri, bireyler ve grupların yararlarına uygun şekilde planlamak için sürekli olarak geliştirilen bir oluşumdur. Yararları düşünülen bireyler ve grupların, bu oluşumu gerçekleştirecek kişi ve kurumlara gösterecekleri iyi niyet ve güven, PR çabasının başlıca amacıdır. PR bu düşünceler göz önünde tutularak hazırlanan politikaların, uygulanan hizmetlerin ve çabaların iyice anlaşılmasına, halk tarafından anlayış ve kabul görecek bir iş programının izlenmesine yardım eder. (Prof. Emerson Reck)
 
*  PR, çeşitli insan grupları arasında karşılıklı yararların korunmasını sağlayacak uyumu yerleştirme sanatıdır. Kamu veya özel şirket ya da başka bir kuruluşun, eylem alanına giren kişiler veya gruplarla, karşılıklı yararları göz önünde tutarak güçlü bir denge kurma işlevidir. (Scott M. Cutlip)
 
*  Belirtilmiş hedef kitleleri etkilemek için hazırlanmış, planlı, inandırıcı haberleşme çabasıdır. (John Marston, The Nature of Public Relations)
 
*  Bir kuruluşu, çalışanlara, müşterilere, ilgili olduğu kişilere sevdirme ve saydırma sanatıdır. (Sam Black, Practical Public Relations)
 
*  Halkla ilişkiler, yöneticiliğin, halkın davranışlarını değerlendiren kişinin ya da kuruluşun güttüğü politika ve eylemleri kamu yararı ile bağdaştıran ve halkın anlayış ve desteğini kazanacak bir iş programı düzenleyip uygulayan yanıdır. (Public Relations News)
 
*  Halkı belirli bir tutumu kabule ya da belirli bir uygulama yolunu izlemeye inandırma sanatıdır ve yöneticilikle sıkı bağlantısı vardır. (Howard Stephenson, Public Relations Practices)
 
*  Halkla ilişkiler, özel ya da tüzel kişilerin belirtilmiş kitlelerle dürüst ve sağlam bağlar kurup geliştirerek onları olumlu inanç ve eylemlere yöneltmesi, tepkileri değerlendirerek tutumuna yön vermesi, böylece karşılıklı yarar sağlayan ilişkiler sürdürme yolundaki planlı çabaları kapsayan bir yöneticilik sanatıdır. (Dr. Alaeddin Asna, Public Relations)
 
*  Kuruluş yöneticilerinin programlarını uygulayabilmek, hem kuruluş hem de halka hizmet verebilmek için eğilimleri, istekleri analiz etmek ve sonuçlarını tahmin etmeye yönelik sosyal bilim ve sanattır. (Moris R. Botman, Public Relations Carrers)
 
*  Bir kuruluş ile hedef kitlesi arasında iyi niyet ve karşılıklı anlayışa dayalı ilişkileri sürdürmeye yönelik, önceden planlanmış çabalardır. (Frank Jefkins, Public Relations)
 
*  Karşılıklı yarar sağlayan iki yönlü iletişime dayalı, dürüst ve sorumlu uygulamalarla kamuoyunu etkilemeye yönelik planlı çabalardır. (Cutlip, Center ve Brom, Effective Public Relations)
 
*  Halkla ilişkiler, kuruluş ile hedef kitlesi arasındaki iletişim yöntemidir. (James Grunig, Fraiser Seitel, The Practice of Public Relations)
 
Kişi ya da kuruluşun amaçlarını gerçekleştirmesine yardımcı olan, önem sırası kimi zaman tüketici, kimi zaman dağıtımcı ve çalışanlar gibi, kuruluşun yapısına göre değişkenlik gösteren hedef kitlelerle gerçekleştirilen stratejik iletişim yöntemidir. (F: Balta Peltekoğlu, Halkla İlişkiler Nedir?)
 
Bu tanımlardan yola çıkarak çıkardığım sonuca göre, Halkla İlişkiler,
“Kişi ya da kurumların hedef kitlesi ile iletişimini sağlayan, kendisini hedef kitleye tanıtma ve hedef kitlesini de tanıma yönünde iki yönlü iletişime dayanan, dürüst ve planlı faaliyetleri kapsayan, uzmanlık gerektiren bir yöneticilik sanatıdır” diyebiliriz.
 
Kaynaklar:  
Prof. Dr. Filiz Balta Peltekoğlu, Halkla İlişkiler Nedir?, Geliştirilmiş 2.b., İstanbul: Beta Yayınları, 2001,s.1.
Dr. Alaeddin Asna, Public Relations Temel Bilgiler, 2.b. İstanbul: Der Yayınları, 1998, s.11.

13 May 2010

Halkla İlişkiler Nedir? Ne Değildir?

Halkla İlişkiler mesleğine adım atmayı planlayan lise öğrencisi genç kardeşlerimiz için ve bu mesleğe adım atmış Halkla İlişkilere gönül verenlere... Benim penceremden bir Halkla İlişkiler klasiği...


Marmara Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü 3.sınıf öğrencisi olarak bu alanda eğitimimi devam ettirdiğim için çok mutluyum fakat okuduğum alanı söyleyince anlamsız bakışlar görmekten nefret ediyorum hele bir de işletme sahipleri bile bizi işe yaramaz insan kalabalığı ile bir tutarken kahrolmamak elde değil.Günümüz Türkiyesin de hala Halkla İlişkiler deyince boş işe yaramaz bir olguymuş gibi lanse edilmesi beni ve bu alana kendini adayacak kişilere bir hakarettir bence. Bu kanıyı değiştirmek ve bu bölümün önemini anlatmak için katetmemiz gereken çok yol var diye düşünüyorum. Eminim ki her insanın kendine pay çıkartacağı birçok nokta vardır.İnşallah bizden sonra gelecek kardeşlerimize ve iletişim deryasına atılan her iletişimciye faydalı olması dileklerimle...


Halkla İlişkler Nedir? Ne değildir?


Halkla İlişkiler, bir kurum, kuruluş ya da kişilerin itibar yönetimidir.Halkla ilişkiler bir iletişim sürecidir ve bütünsellik taşır.Halkla İlişkiler, dün, bugün ve gelecek üzerine kurulu bir yapı taşıdır. Bu sebeple bugünü kurtarmaya yönelik değildir, bir süreklilik gerektirir.
Halkla İlişkiler çalışmalarında yüz yüze iletişim olmakla birlikte, sadece yüz yüze ilişkilerin olduğu çalışmalar halkla ilişkiler değildir. Arasındaki farkı iyi anlamamız gerekir.
Halkla İlişkiler sadece Danışma demek değildir.Eğer halkla ilişkileri yapılan kurum yada kuruluşların için danışma hizmetlerine gereksinimleri varsa, bu birim de halkla ilişkilerin konuları arasında yer alır ve halkla ilişkiler birimine bağlıdır.Danışma tamamen ayrı bir departman olup dediğimiz gibi halkla ilişkiler birimine bağlı ayrı bir kurumdur.
Halkla İlişkiler de reklam yoktur.Reklam ürün hakkında bilgi vermeyi ve kısa zamanda satışı yapmayı hedefler.
Halkla İlişkiler uzun vadede imaj oluşturmalı ve kurum kimliğini pekiştirmelidir. Ancak dolaylı olarak satışı da etkiler.
Halkla İlişkiler sadece müşteri ile ilişkiler değildir.  Ancak müşteri ile ilişkiler halkla ilişkilerin konuları arasındadır.
Halkla İlişkiler bar, lokanta,eğlence mekanlar gibi yerlerdeki yer göstericilik ya da müşteri çekme oluşumu taşımaz.
Halkla İlişkiler sadece organizasyon yapmak değildir.Ancak adına çalışılan kurum için yapılan halkla ilişkiler çalışmalarının içerisinde organizasyonlarda yer alır. Ayrıca bu organizasyonların hangi zamanda, hangi konuda, nasıl olması gerektiğine de halkla ilişkiler çalışanları karar verir.
Halkla İlişkiler boş vakitleri değerlendirmek değildir.Bilakis boş vakitlerde kendi bilgi birikimimize birikim katabileceğim bir uğraş olmalıdır.
Halkla İlişkiler eğlencelerde, kadeh ile insanların içerisinde dolaşmak değildir.
Sadece süslenip mini etek giyip yapılabilecek bir meslek de değildir Halkla ilişkiler.
Halkla İlişkiler sadece basında haber çıkartma amacı içerisinde değildir. Ancak adına çalışılan kurum yada kuruluşun basınla güzel ilişkiler kurmasını sağlamak ve basında istenilen içerikte ve zamanda haberler çıkmasını sağlamaya yönelik çalışmalar yapmak da Halkla İlişkiler biriminin görevleri  arasındadır.



Halkla İlişkileri o kadar geniş vadede ve bir o kadar geniş sahada anlatabiliriz ki günümüzde bilinen yaklaşık 472 adet tanım ile karşı karşıya kalmaktayız. Neden acaba bu kadar çok tanımı var hiç düşündünüz mü? Yoksa Halkla İlişkiler bir meslek değilde bir Sanat mı? Sanatçılar bu işe ne der bilemeyiz ama Halkla İlişkiler bir bilim de olabilir bir merakta olabilir. İşte iletişim öyle bir yelpazede bizlere esiyor ki bunu çözebilecek bir kanı daha oluşturulmadı.Kesin bir görüş birliğine varılmış olsaydı zaten Halkla İlişkilerin ne 472 adet tanımı olurdu ne de bilim mi sanat mı meslek mi ne olup bittiğini bilebilirdik.


Saygılarımla...
Bedii Durmuş (İletişim Mühendisi)