28 Ara 2010

BİR UTANÇ GECESİ: YILBAŞI ÇILGINLIĞI


2010 Miladi yılının bitip 2011 yılının başlamasına az bir zaman kaldı. Ömrümüzden bir yılı daha geride bırakacağız. İşletmeler, özel ve resmi kurumlar, ticaret ile meşgul olanlar bilânçolarını çıkarıp kar ve zarar hesaplarını kontrol edecekler. Bu faaliyetlerin yapılması zaruridir. Bununla beraber genel olarak insanımızın sosyal yönüne baktığımız zaman birtakım yanlışların yapıldığına şahit oluyoruz.     
        Bir senenin sona erip müteakip yılın başlaması Ocak ayından Şubat’a geçiş kadar tabii, sessiz ve sakin olması gerekir. Bu densiz velvele, bu şaşkın telaş, bu manasız ve mantıksız eğlence, bu mübalağalı hazırlık, bu köksüz tatbikat bize yılbaşı karnavalının arkasında bir pislik olduğunu düşündürmelidir artık. En küçük bir  taassuba, peşin hükme ve manasız reaksiyonlara tenezzül etmeden ifade edebiliriz ki :  Yılbaşı gayri milli, gayri İslami, hatta bizde büründüğü kepazelik tabloları delaletiyle gayri insani bir hadisedir. İster batıdan, ister doğudan olsun, aldığımız yahut taklit ettiğimiz bir şeyi dejenere etmekteki maharetimizle yılbaşını da manasız ve mantıksız bir hale sokmuş bulunuyoruz.
        Yılbaşı, karanlık kilise ve havraların fanatik ve fundamentalist papaz ve hahamlarının, bir yıl daha ayakta durabilmek için, ölesiye sarıldıkları bir propaganda fırsatı oluşturmaktadır. Yılbaşı, Siyonistlerin protokolleri içinde; ülkeleri zayıflatmak, çökertmek, güçsüzleştirmek yönünde teşvik ettikleri kumar, içki, zina, israf, eğlence, can ve mal kaybı, boş işlerle uğraştırma, iş veriminin düşürülmesi, kültür emperyalizmi ve inanç erozyonu açısından da mutlaka terk edilmelidir. Yabancılara karşı şuursuz bir sevgi, taklit ve benzeme kompleksindeki fertlerin ve cemiyetlerin “inanç erozyonu”na uğradıkları ve uğrayacakları, dinimizde veciz bir şekilde izah edilmiştir. Rasülüllah Efendimiz’in Müslümanlara ışık tutan mübarek sözlerinde bu benzeşme, tüyler ürperten bir kesinlikle dile getirilmiştir: “Men teşebbehe bi kavmin fehüve minhüm” Yani, “Bir kavim, kendini başka bir kavme benzetirse, o onlardandır” diye ifade buyurulmuştur. Kendi milli, dini, ahlaki, ictimai değerlerini çiğneyerek, başka bir inancın “çarpık gelenekleri”ni taklit etmek, batıl ve temelsiz bir inancın bunalımlı insanlarına benzemeğe çalışmak… Ne korkunç bir ictimai bir hastalık. Taklit etmeye çalıştığımız Avrupalının bu konudaki tavrına bir göz atalım isterse..İngiltere’de Yılbaşında Noel Baba Yok!
       Memleketimizde çılgınca kutlanan (!) Hıristiyanların dini bayramı Noel’de “Noel Baba” temasının kullanılması, İngiltere’nin Birmingham şehrinde Konsey tarafından, diğer dinlere mensup insanları rahatsız ettiği gerekçesiyle yasaklandı. Müslüman Türk çocuklarının beynini yıkayan hurafe Noel Baba artık İngiliz caddelerinde dolaşmayacak. Şehrin önemli cadde ve merkezlerinde dükkânların, yılbaşı maksadıyla ışıklandırılmasını da yasaklayan konsey, Merry Christmas (Yılbaşı kutlu olsun) mesajlarının da rahatsız edici şekilde kullanılmasını yasakladı. İngiltere’nin büyük şehirlerinde bu tatbikata gidildiğini belirten konsey üyeleri, şehirdeki diğer dinlere mensup insanların, yılbaşı kutlamaları sırasında rencide edilmesinin önüne geçmek ve Hıristiyanlık geleneklerinin zorla kabul ettirilmesini önleyerek din hürriyetinin kısıtlanmasına seyirci kalmamak için bu kararın alındığını söylediler. Hazret-i İsa (a.s.)’ın doğuşunu temsilen düzenlenen gösterilerin de, halka açık yerlerde yapılmasını yasaklayan “konsey”, yılbaşı kutlamaları sırasında kilise çanlarının da sırf bu maksatla çalınmasını yasakladı. Ayrıca konsey, din mozaiğinin oldukça girift olduğu Birmingham şehrinde, Hıristiyanların, dini bayramlarını kendi evlerinde kutlamaları ve taşkınlık yapmamalarını istedi.
       Bir mümine yakışan, ömründen geçen günler ve yıllar ile ölüme ve kıyamete yaklaştığını dikkate almak, yılbaşı kutlamaları bahanesiyle haramlara dalmak değil, Peygamber Efendimizin “Hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekiniz” buyurduğu gibi her fırsatta kendi muhasebesini yapmaktır. Mensubu olmakla şeref duyduğumuz İslam dini, insanlığa yön vermek, hak yolu göstermek ve hayata tatbik edilmek üzere gönderilmiş ilahi bir sistemdir. Hedefi, insanları dünyada ve ahirette saadet ve mutluluğa götürmek olan İslam’ın hiçbir sisteminde, iktisadi, ictimai, hukuki, ilmi, fikri, ruhi ve kültürel hiçbir görüşünde noel ve miladi yılbaşı kutlamanın yeri yoktur.
Mağlup milletler galiplerin adetlerini taklit ederler. Bir milletin temeli ve kökleri, o ülke insanının milli-manevi değerleri, örf ve adetleri, velhasıl irfan ve ahlakıdır. Diğer bir tabirle “milli kültürü”dür. Maalesef Tanzimat’tan bu yana, özellikle son yıllarda bazı basın ve medya yoluyla milli kültürümüz bilerek ya da bilmeyerek amansızca imha yarışına girilmiştir. Müslüman-Türk insanının aile yapısı dejenere edilmekte, kendi milli ve dini örf ve adetlerimizin yerine Batı’nın çürümüş-kokuşmuş, zararlı örf ve adetleri ikame edilmeye çalışılmaktadır. Milli-manevi değerlerimiz korkunç bir tahribat bombardımanı ile karşı karşıyadır. Bunlardan biri, hatta en önemlisi de yılbaşı kutlamalarıdır.
      İbni Haldun’un Mukaddime’sinde ortaya koyduğu,”Mağlup milletlet, galip ve fatih milletlerin örflerini, adetlerini ve an’anelerini taklit ederler” teşhisi doğrudur. Aydınımızın hiç de azımsanmayacak bir bölümü, Hıristiyan Batı kültür potasında eriyerek, Batı medeniyetinin temsilcisi, hatta müdafii haline gelmiştir.Bu temsilcilik gayretini teknikte, ilimde, birtakım keşif ve buluşlarda değil, sadece örf, adet, eğlence v.b. konularda göstermektedirler. Yabancıların ilim ve tekniğini bırakıp, örf ve adetlerini, yaşayışını, kültürünü, giyim şekillerini almak medeniyet olamaz. Bu olsa olsa, kendi öz benliğini inkar etmek ve basitleşmek olur.
     Bakınız, 1990 yılında Londra’da BBC yayınları arasında çıkan “Misyonerler” adlı kitabın Müslümanlar ile alakalı kısmında aynen şunlar yazılı: “Müslümanları Hıristiyanlaştırmak imkansızdır. Onları Hıristiyanlaştırabilmek için önce onları dinden uzaklaştırmak gerek. Bu hususta her türlü faaliyeti yaparken adına “çağdaşlaşma” deyiniz.”
     Osmanlılar zamanında “muasırlaşma” diyen misyonerler, günümüzde de “çağdaşlaşma” maskesini kullanmaktadırlar. Ne yazık ki birçok insanımız, hala bu “çağdaşlaşma” tuzağına kapılarak kendi dinini, kendi örf ve adetini bırakıp, bu oyuna gelmektedir. Memleketimizde kutlanan (!) yılbaşı rezaletlerinin altında da hiç şüphesiz bu maksadın yattığını hatırdan çıkarmamak lazımdır.
Evet, bugün Noel ve Noel Baba rezaletleri, yılbaşı çılgınlıkları adeta teşvik edilmektedir. Bu korkunç çöküntüyü, ancak kendi öz benliğimize, yani kendi ahlaki değerlerimize, örf ve adetlerimize sahip çıkmakla durdurabileceğimiz ise gayet açıktır.
İnsanımızın birçoğu geçim sıkıntısı çekerken ve ülkemizin bir yığın iktisadi-ictimai meseleleri dağ gibi ortada iken, yapılan yılbaşı israfı ile yalnız manevi yönden değil, maddi bakımdan da çok şey kaybettiğimiz aşikardır. Çam ağaçlarına ve hindi sürülerine savaş açmak, içki şişelerini boşaltmak, kumar masalarında küflenmek, birçok genç dimağların böyle bir gecede alkolle tanışması, trafik kazaları ile kaybedilen canlar ve milli servetler hep bu gecenin kayıplarından değil midir? Kaldı ki Hz. İsa’nın doğumu vesile edilerek kutlanan Noel’in ve yılbaşı kutlamaları(!)nın gerçek Hıristiyanlıkla da bir alakası yoktur. İsa aleyhisselam’ın doğum tarihi ne yılbaşı, ne de yıl sonu olarak Hıristiyanların zannettiği gibi değildir. Hz. İsa Milat’tan çok önce yaşamıştır. Zaten Hıristiyanlar dahi bu konuda hemfikir değildir. Bu uygulamalar Batı’ya ve Hıristiyanlığa Putperestlikten geçmiştir. Şöyle ki: Hazreti İsa’nın doğum günü kesin olarak bilinmediği için ilk Hıristiyanların Hazreti İsa’nın doğumu için kutladıkları özel bir gün yoktu. Doğu Roma İmparatoru Konstantin putperestken miladın 313. senesinde Hıristiyanlığı kabul etti. Putperestlikten birçok şeyi ve “teslis” (üçlü ilah) inancını da Hıristiyanlığa soktu. Teslis inancına karşı gelen Aryus’u öldürttü. M.S. 325’te İznik’te toplanan din konseyinde, güneşe tapan putperestlerin adetlerinin kabulü ile Güneş tanrısının doğum günü varsayılan  25 Aralık yılbaşı kabul edildi. Hıristiyanlar da Hazreti İsa’nın 25 Aralık’ta doğduğunu kabul ettiler. Neticede Noel ve yılbaşı kutlamaları(!) M.S. 354’te Roma’da başlamış oldu. “Noel Baba” diye bilinen Aziz Nikola da M.350 yıllarında Anadolu’da Myra (bugünkü Demre-Antalya) da  yaşamış, çocuklara özel armağanlar getirdiğine inanılan efsanevi bir kişiliğe bürünmüştür. “Noel Baba” haline sokulması önce Almanya’da görüldü. Daha sonra da Amerika’ya yerleşen Hollanda’lı  Protestanların gayretleriyle ABD ve İngiltere’de kutlanan çocuk bayramlarında yer verilmeye başlandı. Noel yortusunun da koruyucusu olarak kabul edildi. Hıristiyanlığın sembolü haline geldi. Türkiye’de özellikle son yıllarda Noel Baba’ya karşı bir sempati olduğunu, maketlerinin satıldığını müşahede ediyoruz. Üzülerek belirtelim ki, sırtlarındaki çuvalları tıka basa kültür emperyalizminin türlü göz alıcı, alacalı bulacalı hediye ve oyuncakları ile pusuda bekleyen Noel Babalar Jingle Bell şarkısını söyleyerek, Mehmetçiğin süngüsünün ucunda sürüldükleri yurdumuza evlerimizin bacalarından değil kapılarından ellerini-kollarını sallayarak girme fırsatını ve hakkını bulmaktadırlar.
Kısaca Noel ve yılbaşı kutlamalarının ne dini ve ne de milli benliğimizle hiçbir alakası yoktur. Bizim dini bayramlarımız vardır. Bizim dinimiz mükemmel ve mükemmildir.
Noel ve benzeri gayri Müslim adetlerinde içki, fuhuş, israf, cinayet ve her türlü olumsuz haller vardır. Bizim bayramlarımızda insanlık, güzel ahlak, büyüklerin ellerinin öpülmesi, hastaların ziyaret edilmesi, küslerin barışması vardır.
Noel ve yılbaşı kutlamalarında maalesef alkolün de etkisiyle yüzlerce insanın trafik kazaları v.b. sebeplerle ölmesi ya da yaralanması, hayatların kararması vardır. Ailelerin perişan olması, neslin karışması vardır. Halbu ki bizim bayramlarımızda gönüllerin ihyası, kalplerin hoşnut edilmesi vardır.
Merhum Arif Nihat Asya dediği gibi: “Biz, muharremlerle, martlarla başlayan yıllar da biliriz. ki, hiçbiri böyle şımarıklıkla, böyle ayyaşlıkla, böyle kumarbazlıkla açılmazdı. Hepsi efendi yıllardı.”
Evet, bir müslümanın, gayri Müslimlerin adetini, yılbaşı maskesi-yutturmacası altında kutlaması, Allah korusun, itikadi yönden de onu tehlikeli uçurumlara iter. Zira yılbaşı ne niyetle kutlanırsa kutlansın, bu adetin Hıristiyan din kültürü sınırları içinde yer aldığı açıktır.
Onun içindir ki, kendi milli, dini, ahlaki, ictimai değerlerini çiğneyerek, bir başka inancın “çarpık gelenekleri”ni taklid etmekten, batıl ve temelsiz bir inancın bunalımlı insanlarına benzemeğe çalışmaktan kaçınalım. Yılbaşının dünyevi birçok işimizde bir takvim yılı başlangıcından öteye bir şey olmadığını bilelim.
Mevla Ümmet-i Muhammed’i ve evladını muhafaza buyursun. Resül-i Zişan Efendimiz hürmetine, sevgililerinin yüzü suyu hürmetine...

26 Ara 2010

Daha çok Retweet edilmek için 10 püf nokta

Viral Pazarlama bilim adamlarının yaptığı araştırmaya göre aşağıdaki 10 püf nokta, RT sayınızı arttıracak:

1. Link kullanın.
Retweet edilen twitler link içerir. – RT edilen twitler, normal twitlere göre 56.69% daha fazla link içeriyor.
2. URL’leri kısaltın.
Tinyurl.com ismini ne pahasına olursa olsun kullanmayın. Bunun yerine bit.ly veya ow.ly kullanın. Bu hizmeti kullanlar diğerlerine göre çok daha fazla retwitleniyor. Garip ama gerçek.
3. Resim ve başka medyalar da ekleyin.
Kim daha yeni doğmuş bebeğinizin resmine bakmaya direnebilir. Ve resmin o kadar da şirin olmasına gerek yok aslında yeter ki resim olsun ve twit bu resme link versin.
4. Anahtar Kelimeler Kullanın.
Bazı kelimeler diğerlerine göre daha çok twitleniyor. Mesela, sen, twitter, lütfen RT, nasıl, bedava, sosyal, en iyi gibi kelimeler dikkat çekip daha çok retweet’lenmeye neden oluyor.
5. Sıkıcı faaliyetlerinizi twitlemeyin.
Dürüst olmak gerekirse sıkıcı aktiveteler en az RTlenen aktivitelerdir, uyuyorum, duş alıyorum gibi benzer twitler takip edenler için çok da bir anlam ifade etmiyor.
6. Noktalı virgülden kaçının.
Çoğu RT, noktalama işaretleri içeriyor. Bunar arasında en az RT edilenler,  noktalı virgül içerenler. Garip ama gerçek.
7. Daha uzun kelimeler kullanın.
Kısaltmalardan kaçının. Bunun yerine daha az ve öz twitler yazın ama anlamı bütün olsun.
8. Orijinal(Özgün) metin üretin.
Yeni metinler her zaman hali hazırda zaten twitlenen metinlere göre çok daha ilgi çekmez mi. Biliyoruz aklın oylu birdir ama biz yine de hatırlatalım dedik.
9. Zamanlama çok önemli.
Deneyler gösteriyor ki bazı gün ve saatlerde daha çok RT aktivitesi oluyor. Bunlar perşembe ve cuma günleri 3-5pm arası.
10. RT edilebilmesi için boş alan bırakın.
Kendinize RT için en fazla şansı tanımak için twitlerinizin içinde retweet edecek olan kişinin kullabileceği boş alan bırakın. Genelde 120 karakterle sinirlamak tavsiye ediliyor.

Etkili Tweeterların 7 Alışkanlığı

KALİTE
Etkili tweeterlar güçlerinin farkındadır ve büyük gücün de büyük sorumlulukları beraberinde gerektirdiğini bilirler. Onlar için kalite her şeyden önce gelir. Kaliteli tweet atmak için uğraşırlar ve attıkları ya da paylaştıkları mesajları ince eleyip sık dokurlar.
İLİŞKİLER
Halkla ilişkiler ve iyi insan ilişkileri etkili bir tweeter’ın olmazsa olmaz yetenekleri arasındadır. Twitterın bağlantı kurmak ve ilişkileri geliştirmek için çok faydalı bir araç olduğunu bilirler ve takipçileriyle değerli bağlar kurmaya çalışırlar. Onlar için takipçilerinin sayısı değil onlarla kurdukları birebir ilişki her zaman daha önemlidir.
ÖNCE İNSAN
Etkili tweeterlar her twitter hesabının arkasında bir insan olduğunu hatırlayarak hareket ederler. Teknoloji onlar için bir amaç değil araçtır. Karşındakinin hassasiyetlerini gözlerler. Kendilerinden çok diğerlerinden bahsederler. İyi bir konuşmacı olduğu kadar dinlemesini de çok iyi bilirler.
TUTARLILIK
O kadar takipçiyle diyalog kurmak da bir beceridir. Çok zaman alabilir. Hem işleriyle uğraşırken hem de twitterda tutarlı olarak zaman harcarlar. Önceliklerini iyi belirlerler ve zamanlarını verimli kullanırlar. İlişki geliştirmenin günlük değil ancak tutarlı bir çalışmayla aylar alabileceği gerçeğini iyi bilirler.
EĞLENCE
Aynı tweetleri sürekli olarak görmek can sıkıcı olabilir. Dolayısıyla etkili tweeterlar değişik konulardan konuşabilirler ve o konularla ilgili ilgi çekici mesajlar bulup paylaşabilirler.
NEZAKET
Siz onlara bağırıp çağırsanız da onlar size bağırmazlar. Eleştirildikleri zaman önce teşekür ederler. Nezaketlerini her zaman korurlar.
DİĞER ETKİLİ TWEETERLARLA BAĞLANTI
Etkili tweterlarla ilişki kurmanın onları daha etkili bir tweeter yapacağını bilirler. Onlardan gelen mesajları retweet ederek paylaşırlar böylelikle networklerini kollarlar. Ve takipçi sayısını katlarlar.

Twitter’ın 45 aşaması

1. Twitter kelimesini duy. Dudak bük.
2. Birisinden daha duy. Tekrar dudak bük.
3. Ünlü birinin twitter’da olduğu ile ilgili haber oku. Tekrar dudak bük ama kafana da not et.
4. Teselliyi facebookta ara.
5. Twitter’a üye ol.
6. Hemen bırak çünkü çok tuhaf gözüküyor.
7. Twitter’da başkalarını yüksek sesle eleştir.
8. Bir takım ünlüleri takip etmeye başla.
9. Twitter’ı deniyorum bakalım nasıl birşeymiş gibisinden twitler yolla.
10. Biraz daha derinleş.
11. Twit, Twitter diyarı, takipçi, retweet gibi kelimelerinin farkına var.
12. Yine dudak bük ama bu sefer kafan biraz karışık.
13. Arkadaşlarına twittera girdiğini ama birşey anlamadığını ve çok aptalca birşey olduğunu söyle.
14. Facebook’a gir çünkü şu anda tek tesellin o.
15. Twitter ile ilgili yine bir haber oku.
16. Tekrar Twitter’a gir.
17. Twit, takipçi, retweet kelimelerini kullanmaktan kaçın.
18.  Sıkılıp tekrar çık.
19.  Birkaç ay öyle kalsın hesabın.
21. Sadece bakmak için tekrar gel.
22. Daha komik bir twit yolla.
23. Birileri seni retweet etsin.
24. RT nin retweet demek olduğunu farket.
25. RT edilmeyi hayat amacın haline getir.
26. Cep telefonuna hemen twitter uygulaması kur.
27. Bunu şunu twitleyeceğim demekten çekinme.
28. Hatta partilere ya da aktivitelere sadece onları twitleyeceğim diye takıl.
29. Birileri seni RT etsin diye dua et.
30. Refresh. Refresh.
31. Bilgisayarı kapat.
32. Bilgisayarı aç. Refresh. Refresh. Refresh.
33. 140 karakterlik cümleler halinde düşünmeye başla.
34. Israrla telefonunu bütün gün kontrol et.
35. Telefonuna sürekli baktığın hakkında twitle.
36. Bildiğin insanları bir kenara bırakıp bilmediğin insanları etkilemek için bol bol twitle.
37. Yemek yemeyi unuttuğun için kilo kaybet.
38. Telefonunu başucuna koy ki sabah hemen kontrol edebilesin.
39. Twitter’a karşı olanlara karşı onu ölümüne savun.
40. Alışkanlığından kurtulmak ve kendine gelebilmek için Twitter’dan ayrılmaya söz ver. 41. Ayrıl. Sonra bir gün.
42. Bunu oku ve fikrini değiştir.
43. Kendi kendine bunu twitlemeliyim diye düşün.
44. İroninin farkına var.
45. Twitle.